Yazmak için kalem, okumak için yazı gerekli.
Peki ajans için ne gerekli?
Tukan.
Ne iş yapmayız?
Tanım için, bir firmanın / markanın gelişmesinin arkasında gizli kahramanlar dersek çok mu abartmış oluruz?
Yoksa “en” nefret ettiğimiz yorumlardan biri olan; TASARIM-KREATİF çalışmalar için “iki tık tık” diyenlerin olduğu bir dünyada yaşadığımızı düşünmek mi en korkuncu.
***
Ajansı kurarken bunları çok düşündük.
Youtube’de “Photoshop’ta kırmızı göz düzeltme” videolarını izleyip crack’li Adobe ürünlerini bilgisayarına kurup “tasarım”a soyunanların olduğu bir alana biz neden girmeliydik?
Dünyayı varoluşsal kaygılarla izlediğimiz bir ortamda müşteri-tedarikçi çukuruna girmeyi mi istiyorduk?
– Alo? Orası kreatif ajans mı?
– Evet. Burası Tukan Ajans. Buyrun?
– Ben bir logo istiyorum. Logoda dünya, dünyada Türkiye, Türkiye’de İstanbul, İstanbul’da Şile, Şile’den bir bayrak direği, bayrakta şirketimizin adının yazılmasını istiyorum.
– ….
– Alo. Aloo. Aaa, kapattı…
Gözümüzün önünde cereyan eden bu olayın kanlı canlı şahidi mi olmak istiyorduk?
Hayır!
Peki o zaman?
Neden medya ajansı?
Neden ajans?
Neden?
***
Bizler, Tukan gibi meyve veren bir-iki ağaçta yaşayıp dünyanın güzelliklerini seyredelim istiyoruz.
Daldan dala konup, oradan oraya uçup, kapı kapı gezip, elimizdeki güzellikleri kadir kıymet bilmeyen insanlara dağıtmak istemiyoruz.
Çünkü, sınırlı güzelliklerin, kadirşinas insanlara yakıştığının farkındayız.
İstiyoruz ki ortaya sereceğimiz emek ve göstereceğimiz özveriyle ortaya çıkaracağımız, değerli niş çalışmalarla hep beraber mutlu olalım.
Tıpkı Tukan gibi
Kadim dünya dillerinde hemen hemen aynı okunuşa sahip renkli gagalı Tukan gibi.
Yokluğu sembolize eden siyahın içindeki renkli güzelliği bizlere göstermesi gibi.
Tukan’ı seven bizler de, şirketlerin ve markaların siyah ve gri alanlarındaki renkli, gösterişli köşelerini gün yüzüne çıkarmaya niyetliyiz.
Gelin, markanızı/markamızı multidisipliner bir anlayışla marka ve tasarım atölyemizde işleyip parlatalım.
İşte bu yüzden Tukan ile merhaba:)